20 Kasım 2010 Cumartesi

Kasım Biterken...

En sevimsiz bulduğum aylardan biridir kasım. Böyle saçma bir hüzün, gereksiz bir sarı, kuru yapraklar derken kışa bir türlü bağlanmayacak gibi gelir sene! Sonbaharın en b*ktan ayıdır hatta!
Aylar sonra yine kilitlendim! Diyeceklerim o kadar birikti ki hangisinden başlasam bilmiyorum. Önümde bir kap su var! Su bakır bir kabın içinde. Suya bakıyorum, önce kendimi görüyorum. Bir süre sonra gözü dalar ya insanın... İşte o an zihnim suya akıyor! Gözlerimin ardındakini görmeye başlıyorum! Su bulanıyor da bulanıyor. Selçukî karalar, kan kırmızları, nefti yeşiller birbirinin içine giriyor. Gözleriniz dalmıştır, bilirsiniz ama gözlerinizin dalmış halinden sapıkça bir keyif alırsınız. Hiç gözleriniz ayılsın istemezsiniz. Ve gözlerinizi kırpmadan geçirdiğiniz onca zaman, size blok halinde kaydetmiş olduğunuz onca zamanın anlamsız hazzını yaşatır. Artık dünyaya dönmeniz gerektiğini bilsenizde gözlerinizi o daldığınız şeyden (o şey herneyse) ayıramazsınız. İşte aynen böyle bakıyorum şu sıralar kendi hayatıma! bir şekilde silikinip, ayılmam lazım biliyorum ama bu yarı ölü halim o kadar içine çekiyor ki beni... Böyle kalsam diyorum, gözleri açık uyusam hep!
İçimde bir yorgunluk, miskin bir kedi gelip içime oturmuş gibi ama sevimsiz bir kedi bu çok sevimsiz hemde! Uzun süredir hayalini kurduğum dünyanın çirkin gerçekleriyle burun buruna geldiğimi itiraf etmeliyim. Uzaktan görünen o bohem yaşamların aslında nasıl sığ ve alelade olduğunu gördüm. O egodan ölen insanların kompleksleriyle birebir tanıştım. Öyle bir ego ki beni bile (şu bay ego halimle) sindirmeyi başardılar. Bir süredir kendimi pek tanıyamıyorum. Mutlu değilim, aslında mutsuz da değilim! Sadece çok bocalıyorum, dengem kayboluyor!
Bir yolunu bulursam şu bakır kaptan kurtulmanın... Şu ebruli sudan boğulmadan çıkmanın bir yolunu bulursam eğer...

"Ezbere bildiklerim alaşağı olurken ne yapmalı? Hazır daha yola yeni çıkmışken geri mi dönmeli?"

Kasım biterken, içimde yeniden filizlenen tüm umutsuzluk, bana aralandığını sandığım o kapının ardında göz kırpan yalancı ışıklar ve neden olduğu yanılsama beni sadece dibe çekiyor. Kasım bitiyor... o bakır kabın içinde, bir avuç suda ne fırtınalar kopuyor! Her yanım kir, pas ve rengarenk! Alay alay her yanım... Bir sabah uyansam kafam bir kuş kadar hafif... Bir sabah benim olsa keşke kasım bitmeden!