24 Mart 2014 Pazartesi

Geri Döndüm



Şimdi yeşilin ortasında oturuyorum, ayaklarım çıplak… Önümde alabildiğine mavi var. Burada zaman daha yavaş akıyor sanki... Öyle ki kum saatinin ortasındaki daracık koridora sıkışmış bir kum tanesi gibi hissediyorum. Boşa düşmesi gereken ancak düşmemekte direnen bir kum tanesi gibi…

Sanki yıllardır benim dahi göremediğim zincirlere ve prangalara bağlıymış da aniden özgür kalmışım gibi… Sanki biri benim tüm iplerimi salmış gibi… Şimdi fark ediyorum ki aslında kendimi özgür bırakan bendim.

Omurgalı durmanın, direnmenin, dik kalmanın özgürlüğünü yaşıyorum.

Son 7 ayımı günde 3 saat uyuyarak, 4 kupa kahve içerek ve her gün bezdiriye direnerek geçirdim. Ama benim için son ayların vazgeçilmez eylemi şaşırmak oldu. Hem de ne şaşırmak… Bildiğim inandığım tanıdığım tüm değerlere küfür edercesine bir şaşırmak… Karanlık ve derin bir şaşırmak!

Bu öyle bir şaşırmaydı ki dünyanın en balçıklı sırlarını her gün biri yüzüme yüzüme çarpıyordu, Ben ise her gece balçıklardan arınıp başımı yastığa koyuyor ve ertesi sabah kalktığımda her şeyin bir rüya olmuş olacağını umut ediyordum.

Aslında dünya ne kadar pis bir yer olduğunu sazlı-sözlü yüzüme haykırıyordu.

Bu süreçte öyle şeyler yitirdim-yitirdiğimi sandım ki kendimi yiyip bitirdim. Ama kazandıklarım…İşte onlar kaybettiklerimi donunda sallıyordu.

O salak kişisel gelişim kitaplarından hep uzak durmaya çalıştım. Kitaplardaki ezbere öğretilerin, hayatı deneyimlemenin yanında boş ve mesnetsiz olduğuna inandım. Hayat bana bu konuda ne kadar haklı olduğumu gösterdi. Ancak itiraf etmeliyim ki bu oldukça sancılı bir süreç oldu.

Kitaplardan cımbızlamaya gerek kalmadan bire bir deneyimlenmiş bir kaç ders sıralamak isterim buraya… Tecrübeyle sabittir.


·      Baban olmayan kimseye “baba” deme!
·      Kimseyi kendinden çok sevme zira insanlar seni sevmez
·      Kimsenin dediğine gözünle görmeden inanma, güvenme
·      Birine iyilik yapıyorsan asla karşılık bekleme zira insanların riyakarlığına inanamazsın. Çok kalbin kırılır.
·      Kimseden vefa ve insaf bekleme!
·      İş ortamında baban olsa tanıma zira kimse senin yaşına hürmet etmez! Unutma çıkarlar hep senin üstünde olacaktır.
·       Medya sektöründe profesyonellik anlayışı hiç bir sektörde olmadığı kadar esnek ve manipulatif bir tanıma sahiptir. Bir gün profesyonellik gereği yapılan yarın duygusal bir hareket oluverir. Söze baksan herkes profesyoneldir ama kimse tanımın gereğini yerine getirmez.
·      Egolarına teslim olmuş adam en uzak durman gereken adamdır. Hele ki egosunun altı boşsa…
·      Bir de “ne şiş yansın, ne kebap insanları” vardır. Bunlar kimin eşeğine binerse onun düdüğünü öttürür. Asla güvenemezsin.
·      Biri sana bir işte kötüsün diyorsa sakın kulak asma! Bilakis o işte iyisindir!
·      Sana doğru gelmeyen hiçbir şeyi destekleme, kabul etme ve dik dur! Dik durmak erdem sahibi olmanın en önemli ayağıdır!
·      İnsanların reklamlarına kulaklarını tıka! Zira sürekli kendi başarılarını anlatan adam bu hayattta bir bok olamamış adamdır!
·      Kendinin farkına var! Asla yapamam deme! Bu hayatta kimler ne işler yapıyor görsen inanamazsın!
·      Sebat et, saygıda kusur etme ama yeri geldi mi kestirip atmayı bil!
·      Pembe gözlüklerini çıkar. Dünyanın çok leş bir yer olduğunu ve toprak üzerinde yaşayan herşeyin mahluk olduğunu kabul et!
·      Ama asla umudunu kaybetme! Sen iyi olursan tüm kötülükler söner!

Bu bir yıkım tablosu gibi görünse de aslında değil! Aylardır hattta yıllardır hiç olmadığım kadar hafif, rahatlamış ve özgür hissediyorum. Aylardır yaşadığım eziyet benden yeni bir ben yarattı ve hayatı tanıma kılavuzunu gözümün önüne koydu. Bu süreçten öyle dersler aldım ki… Lanet ettiğim şeye şimdi şükrediyorum!


Kimseye kırgın ya da kızgın değilim, artık şaşırmıyorum bile… Sadece kendimi gerçekleştirmeye çalışıyorum. Sadece kendimi…