Şimdi
yeşilin ortasında oturuyorum, ayaklarım çıplak… Önümde alabildiğine mavi var.
Burada zaman daha yavaş akıyor sanki... Öyle ki kum saatinin ortasındaki
daracık koridora sıkışmış bir kum tanesi gibi hissediyorum. Boşa düşmesi
gereken ancak düşmemekte direnen bir kum tanesi gibi…
Sanki
yıllardır benim dahi göremediğim zincirlere ve prangalara bağlıymış da aniden
özgür kalmışım gibi… Sanki biri benim tüm iplerimi salmış gibi… Şimdi fark
ediyorum ki aslında kendimi özgür bırakan bendim.
Omurgalı
durmanın, direnmenin, dik kalmanın özgürlüğünü yaşıyorum.
Son
7 ayımı günde 3 saat uyuyarak, 4 kupa kahve içerek ve her gün bezdiriye
direnerek geçirdim. Ama benim için son ayların vazgeçilmez eylemi şaşırmak
oldu. Hem de ne şaşırmak… Bildiğim inandığım tanıdığım tüm değerlere küfür
edercesine bir şaşırmak… Karanlık ve derin bir şaşırmak!
Bu
öyle bir şaşırmaydı ki dünyanın en balçıklı sırlarını her gün biri yüzüme
yüzüme çarpıyordu, Ben ise her gece balçıklardan arınıp başımı yastığa koyuyor
ve ertesi sabah kalktığımda her şeyin bir rüya olmuş olacağını umut ediyordum.
Aslında
dünya ne kadar pis bir yer olduğunu sazlı-sözlü yüzüme haykırıyordu.
Bu
süreçte öyle şeyler yitirdim-yitirdiğimi sandım ki kendimi yiyip bitirdim. Ama
kazandıklarım…İşte onlar kaybettiklerimi donunda sallıyordu.
O
salak kişisel gelişim kitaplarından hep uzak durmaya çalıştım. Kitaplardaki
ezbere öğretilerin, hayatı deneyimlemenin yanında boş ve mesnetsiz olduğuna
inandım. Hayat bana bu konuda ne kadar haklı olduğumu gösterdi. Ancak itiraf
etmeliyim ki bu oldukça sancılı bir süreç oldu.
Kitaplardan
cımbızlamaya gerek kalmadan bire bir deneyimlenmiş bir kaç ders sıralamak
isterim buraya… Tecrübeyle sabittir.
· Baban olmayan kimseye
“baba” deme!
· Kimseyi kendinden çok
sevme zira insanlar seni sevmez
· Kimsenin dediğine
gözünle görmeden inanma, güvenme
· Birine iyilik yapıyorsan
asla karşılık bekleme zira insanların riyakarlığına inanamazsın. Çok kalbin
kırılır.
· Kimseden vefa ve insaf
bekleme!
· İş ortamında baban olsa
tanıma zira kimse senin yaşına hürmet etmez! Unutma çıkarlar hep senin üstünde
olacaktır.
· Medya sektöründe profesyonellik anlayışı hiç
bir sektörde olmadığı kadar esnek ve manipulatif bir tanıma sahiptir. Bir gün
profesyonellik gereği yapılan yarın duygusal bir hareket oluverir. Söze baksan
herkes profesyoneldir ama kimse tanımın gereğini yerine getirmez.
· Egolarına teslim olmuş
adam en uzak durman gereken adamdır. Hele ki egosunun altı boşsa…
· Bir de “ne şiş yansın,
ne kebap insanları” vardır. Bunlar kimin eşeğine binerse onun düdüğünü öttürür.
Asla güvenemezsin.
· Biri sana bir işte
kötüsün diyorsa sakın kulak asma! Bilakis o işte iyisindir!
· Sana doğru gelmeyen
hiçbir şeyi destekleme, kabul etme ve dik dur! Dik durmak erdem sahibi olmanın
en önemli ayağıdır!
· İnsanların reklamlarına
kulaklarını tıka! Zira sürekli kendi başarılarını anlatan adam bu hayattta bir
bok olamamış adamdır!
· Kendinin farkına var!
Asla yapamam deme! Bu hayatta kimler ne işler yapıyor görsen inanamazsın!
· Sebat et, saygıda kusur
etme ama yeri geldi mi kestirip atmayı bil!
· Pembe gözlüklerini
çıkar. Dünyanın çok leş bir yer olduğunu ve toprak üzerinde yaşayan herşeyin
mahluk olduğunu kabul et!
· Ama asla umudunu
kaybetme! Sen iyi olursan tüm kötülükler söner!
Bu
bir yıkım tablosu gibi görünse de aslında değil! Aylardır hattta yıllardır hiç
olmadığım kadar hafif, rahatlamış ve özgür hissediyorum. Aylardır yaşadığım
eziyet benden yeni bir ben yarattı ve hayatı tanıma kılavuzunu gözümün önüne
koydu. Bu süreçten öyle dersler aldım ki… Lanet ettiğim şeye şimdi şükrediyorum!
Kimseye
kırgın ya da kızgın değilim, artık şaşırmıyorum bile… Sadece kendimi
gerçekleştirmeye çalışıyorum. Sadece kendimi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder