15 Ekim 2012 Pazartesi

Dört Güneşli Gezegen



Bir gece lambasının ışığından sızıyordu düşler
Gecenin karasını yararken
Tutkulu...
Ben dört güneşli gezegen
Kendi çevremde dönerken
Dördü de etrafımda pervane...
En çok birini sevdim ama ışığını gözüme dökerken
Gizliydi bazen...
En sıcağın ensesine yapışmış dişlerimi geçirirken,
Göz ucuyla göğe baktım hep merhamet beklerken
Bir yağmur damlası düştüğünde toprağa
Kokusuna sevinirdim çocukken
Şimdi şemsiyeyi ters çeviren insanları izliyorum
Ne fırsat telaşı bu heyhat ne kolay yolun yolculuğu !
Azim varmış eskiden bir de erdem
Aşklar eskiz şimdi
Temize çekilmeyen müsveddeler gibi yatağın altında beklerken,
Bir kurtarıcının gelme umudu var herkesin içinde
Nerede kimbilir şimdi ?
Herkes sadece kendi arkasını toplarken
Ormanda ekmek kırıntılarıyla yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.
Dünya böyle balta girmemiş aslında!
Pamuk prensesi olmayan yedi cücelerin sıradanlığında akıp gidiyor hayat
Ben elimde bir masal kitabı tutarken
Çocuklar ağaçları köklüyor
Köküne dokunuyorum
Yanıyor!
Yataklar bozuluyor, sonra yine toplanıyor!
Kapat da gel artık tüm defterleri 
Serilelim hep birlikte ateşe!
Sen beni kendine çekerken ben diğerini kavrayayım saçından !
Dört güneşli gezegenim ben
Dördünün merkezinde dönerken
Gözüm hep diğer güneşlerde
Bir avuç yemiş var elimde
İsteyene ikram edecekken
Biri yürütmüş paylaşmayı düşünmeden
Bir tohum düşüyor toprağa 
Ben sana sen bir başkasına
Elden ele tohumlar
Yemiş ağaçlarıyla dolu bir dünyaya...
Kendine dokun şimdi!
Hah! Bunu diyorum işte!
O yüzden yalnız herkes
Kimse kimseye kendine dokunduğu gibi dokunmazken
Varsın sönsün güneşlerim
Ben o kadar sıcağı neyleyeyim
En nihayetinde hepsinin merkezindeyim!