21 Şubat 2013 Perşembe

Aynı Vapurun İnsanları


İstanbul garip bir şehir... Kendine odaklanmayı bırakıp işleri akışına bırakınca daha da çok fark ediyorsun garipliğini... Her sabah 08:40 vapuruna biniyorum Kadıköy'den. Her sabah aynı yüzleri görüyorum. 
Sonunda şunu idrak ettim. İnsanları yüzlerinden değil paltolarından hatırlıyorum. Her gün aynı paltoları görüyorum ama aynı yüzleri tanımıyorum. Onlarca yüz, bir ilizyonun peşinden aynı saatte aynı vapurla aynı şehrin farklı bir yakasına geçiyor. Paltolarını eskitmiyorlar ama yüzlerini eskitiyorlar. Ve bir başkası bana bakıyor. Aynı uzun gri paltoyu giyiyorum. Aynı rüzgara değiyor yüzümüz. Ama beni hatırlamıyor. Vapur her sabah aynı saatte aynı yöne hareket ediyor. Aynı denizin üzerinde gidiyor. Ama yüzler... O yüzler, o eskimiş yüzler yarısını paltolara saklayıp soğuktan koruyor. Kimse göz göze gelmiyor, hiç kimse... Gözlerinin feri sönmüş aynı vapurun sabah insanları. Yarı uykulu, ağızları mutsuzluk kokan onlarca insan, aynı süreyi bir vapur güvertesinde geçirip bambaşka hayatlar yaşıyorlar. Ve o 25 dakikalık ortak paydada hiçbir şey paylaşmıyorlar. Birbirimizin hayatlarına her gün 25 dakika konuk olup birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Alelade bir insana her gün 25 dakikanı ayırsan kim bilir neler öğrenirsin. Ama biz inatla her sabah aynı vapurda tanışmamaya yeminli gibi gidip geliyoruz. Aynı vapurun insanlarıyız ama aynı zaman kesitinin insanı değiliz. İstanbul hakikaten garip....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder