17 Ağustos 2010 Salı

Karanlıkta Herşey Eşitlenir


Rastlantı mı kader mi? Çoğu kez kaderdir bendeki cevabı! Kader sırtımızdan yük kaldıran bir dosttur bazen, bazense sırtına yük atıp kaçtığımız bir hamal... Kader bir suç ortağı, bir günah keçisidir! Bu yüzdendir kaderci oluşumuz ve çoğu kez rastlantısal tüm gelişmelere mistik bir anlam yükleme adına kaderciliği seçeriz! Çünkü yaşananlar mantık çerçevesinde açıklanamaz şeylerdir muhakkak ki yukarıdan bir yerlerden bizlerden çok büyük bir güç tarafından tasarlanıp yazılmışlardır! İşte yine kaderin bir cilvesiyle elime bir kitap geçti! Adı "Acemi Bilge". Kitabı o güne kadar sağda solda görmemiş, yazarı Ömer Çam'ı hiç duymamıştım. İş arkadaşım kitabı sıkıcı bulmuştu, belkide tüm kitapları sıkıcı buluyordu bilmiyorum! Okurum diye bana vermişti! Yazar "Ölmeden önce ölün" mantrası ile felsefi bir yaklaşım içinde ele alıyordu hayatı! Bu bile merak uyandırmaya yetmişti! Arka kapağında yer alan ilk cümle ise şuydu "karanlıkta herşey eşitlenir"... Bir yerlerden tanıdık gelmeye başlamıştı okuduklarım. Ömer Çam ile ilgili internet üzerinden yaptığım kısa araştırma sonucu onun kişisel gelişim, nlp, hipnoz vb. bıdı bıdılardan değişik hiçbir yönü olmayan ve sürekli öğüt verip hayatımı şöyle,şöyle veyahut böyle böyle şekillendirmemizi söyleyen o müthiş bilgelerden olduğu hissine kapıldım. Ama önyargıları sevmiyordum. Bu yüzden ilk sayfayı açıp kitaba başladım. Daha en başında oto-hipnoz deneyimi vardı kitabın. O an beynimde şimşekler çaktı! Bu spiritüalist izlenim Ömer Çam ve hayatıma yön veren adam Richard Bach'ın kesiştiği noktadan kaynaklanıyordu. Kitap kocaman puntolarla yazılmıştı, her zamanki gibi öğüt veriyordu elbette. Ama akıyordu kitap aynı Bach'ın eserleri gibi! Ağzım sulanarak kitaba gömüldüm elimde kalem deli gibi sağı solu çiziyor, not alıyor, başa dönüp tekrar okuyordum. Öyle aforizmalar yakaladım ki!... Bazılarını yazacağım hatta!

"Usta olan güç peşinde değildir ve bunun için güçlü olur. Oysa zayıf olan gücün peşinde koşar ve bu yüzden güçlenemez, kaybeder."

"Başarı, bir tek kişi bile olsa, birilerinin sen yaşadığın için daha rahat nefes aldığını öğrenmektir."

"Ne kadar anlatırsan anlat, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır."

"Kişiler tembel değildir. Sadece kendilerine esin kaynağı oluşturacak kadar güçlüamaçları yoktur."

"Kelimeler insanların kullandığı en güçlü haplardır."

"Uğruna ölecek birşeyin yoksa bu senin yaşam mücadelesi için uygun olmadığını gösterir."

"Sadece ölüler soru sormaz! Soruları oluşturan kelimeler tecrübelerimizi dizdiğimiz ipliktir!"

"Karakterin aslında neysen odur. Oysa şöhretin başkaları seni ne sanıyorsa odur."

"Eğer sen yapabileceğin herşeyi yapsaydın, şaşkınlıktan kendi aklını başından alırdın."

"Hayatın başladığı ilk andan itibaren ölmekte olduğunu fark et!"

"Öğrendiğin zaman yaşadığını anlarsın, ancak ölüler öğrenemez"

"Adalet nedir? Ağaca su vermektir. Zulüm nedir? Dikene su vermektir."

"Uyuduğumuz ve öldüğümüz zaman eşit oluruz. Çünkü toprağın altında ne tutku, ne umut ne gurur kalır!"

"Herşey sözle olsaydı eyleme gerek kalmazdı. Ölüler konuşamaz, ölülerle konuşulmaz. Ölüler tarihi yazanlardır. Onu okumak ise yaşayanların işidir."

"Bazen kalp göze görünmeyeni görür. İstemek yetmez, amaca ulaşmak için şiddetle arzu etmeniz gerekir!"

"Delilerin ve ölülerin düşünceleri hiç değişmez!"

"Karnabahar, yüksek lisans yapmış bir lahanadan başka birşey değildir!
"(favorim)

Kitabı bitirdim. Garip bir deneyimdi çünkü güzel tespitler vizyonumu biraz daha genişletmişti. İki yazar arasında var olduğuna inandığım paralellik, ve ikisininde bahsedip durdukları sınırsız evrende tanış olma meselesi iyiden iyiye kafama yatmaya başlamıştı.
Tekrar sordum kendime, kendime döndüğümde! Bu rastlantı mıydı? kader mi? Bu kitap yüzlerce insanın elinden nasıl bana ulaşmıştı! Nasıl bu kadar yerli yerindeydi taşlar? Nasıl cuk oturmuştu böyle? İnanın bilmiyorum. Ama kelimlerin gücüne her geçen gün daha çok inanıyorum işte bunu biliyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder