1 Eylül 2012 Cumartesi

Mevsim Yüzünü Kışa Döndü Ben Kıçımı



Yaz bitti... Mevsim yüzünü kışa dönerken ben sırtımı yaza dönüyorum... Derin bir uçurumun dibinde, dizlerimi karnıma kadar çekmiş soğuktan donmayı bekliyorum... Sağım solum yok! Önüm arkam yok! Yıkımlardan yıkım beğenemiyorum bir türlü!

Yeniden başlamaya gücüm yok... Bitik bir haldeyim! İçimden bazen "yeni şarkıyla inerim şehrin üzerine" diye mırıldanırken aslında şehre hep yukarıdan baktığımı ve insan içine karışacak gücüm olmadığını farkındayım. Bazen lanet ediyorum ama sonra hemen geçiyor! Çünkü kime yada neye niçin lanet ettiğimi bilmiyorum. Beni yeniden dirilt diye yakaracak bir umudum yok... Bu kez çok derindeyim... Silkinemiyorum!

Kendimle yüzleşemiyorum! Şeffaf bir balonun içinde boşlukta yuvarlanıyor gibiyim... Canım yanmıyor, bütünüyle hissizim... Nasıl bu kadar düştüm? Ne ara anlayamıyorum... Bir gün benim de günüm gelecek mi????
Ne zaman lanetlendim, ne zamandan beri bu kadar uğursuzum ? Nasıl bu kadar kötüyü çekmeyi başarıyorum ?

İstediğim fazla bir şey yok aslında sadece omurgam olduğunu hissetmek ve ayakta durmak istiyorum... Eğer beni omuzlarımdan tutup kaldıracak bir şey varsa yakınlarda gelsin çünkü ben bu aralar uyanıkken bile uyuyorum.... Gözlerimi açıyorum ama aslında içeri dönük gözlerim sürekli içimde olup biteni izliyorum... Ama hala nefes alıyorum...

Yıllar sonra ilk defa gözlerim şiş uyandım... Hayat dürüst insanlar için bu kadar acımasız olmak zorunda mı? Saçmalama diyorum kendi kendime ama mantığım firar etmiş... Kaçarken gördüm...  Saçmalayarak kaçıyordu...

Hayat mehter takımı gibi iki ileri bir geri ilerliyor benim için... Önce bir kaşık bal çalınıyor ağzıma sonra gırtlağıma kadar bibere boğuluyorum... Kimseye kızmıyorum kaderim haricinde.... Eğer sınanıyorsam ne olur artık beni sınama! Bana ihtiyacım olan şeyi bahşet! Lütfen!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder