5 Ocak 2012 Perşembe

Gleeky Olmak... İşte Bütün Mesele Bu!

Ben dizi sevmezdim. Benim için yerli dizi dediğin bir elin parmağını geçmez. Süper Baba, İkinci Bahar, Asmalı Konak, çok bilinmese de Aşk ve Gurur bir de Ezel'i kaçırmadan izledim. Yaşıtlarım yabancı diziler için kendilerini paralarlardı. Günlerce konuşulurdu. Hele Lost... Ne zor günlerdi allahım! Öyle çok tartışıldı ki cidden önünü alamadık, öyle böyle değil! Sevgilim dahil etrafımda herkes dizikolik olunca bu yoğun sosyal baskıya dayanamadım. Bir gün çok sevdiğim bir arkadaşım "Glee" diye bir diziden bahsetti. Hatta beni tam 12'den vurdu. "O kadar söylüyorsun, ben müzikal severim bik bik... Bu diziyi nasıl izlemezsin?" diyerek bayağı bir payladıktan sonra, ne menem şeymiş şu Glee bir bakalım diyerek izlemeye başladım. İlk bölümden itibaren dizi beni içine çekti desem yeridir. Çünkü Glee sadece bir dizi değil bir farkındalıktır. Sizden olmayan, sizin gibi olmayan, anlaşılmayan, korkulan, korunulan, kaçınılan her şeye karşı kendiliğinden gelişen bir farkındalıktır. Glee izlerken özdeşleşmenin hasını yaşarsınız ama bir karakterle değil, durumla özdeşleşirsiniz. Zamanla her bir karakter sanki yıllardır tanıdığınız biri oluverir. Çünkü Glee'de kimse ne tam iyidir ne de tam kötü. İçlerinde ergenliğin verdiği öfkeyi, kavgayı, aşkı, ihtirası ve kıskançlığı doruklarında yaşarlar. Dizi kendi uzamında ilerlerken tipler karakter olur. Her bir karakterin bir derinliği olur ve geçmişlerine dair onlar hakkında fikir üretmemizi sağlayacak doneler elde ederiz. Böylece attıkları her bir adım daha da tutarlı hale gelir. Dizi diğer gençlik dizileri gibi iyilikle güzellikle sanatla her şeyi aşarsınız lay lay lay gibi salakça ve gerçekçi olmayan önermelerden uzak durur. Biz orada gerçek bir yaşama tanık olurken, müziğin onların hayatlarını nasıl değiştirdiğini, onları nasıl olgunlaştırdığını gözlerimizle görerek kabul ederiz. Glee azınlık olan herkesi keşfetme olanağı sunar bize. Ve onları olağan kılar olması gerektiği gibi yani... Temelde insan olduğumuzu hatırlatır. Glee show business için büyük hayalleri olan bir avuç bohem gencin sağa sola zıplayarak şarkılar söyleyip dans ettiği bir müzikal değildir. Glee sürekli birileriyle yatıp kalkan güzel kızların ve yakışıklı oğlanların şehvetli ve entrikalı hikayelerini konu alan bir dizi de değildir. Glee gerçek bizle ilgilenir. Ayrıca Amerikan toplumuna yaptığı küçük göndermelerle bize farklı bir vizyon sunar.
Bakın bir müzikal dizi için en çok bahsedilmesi gereken şeylerden bahsetmedim. Çünkü işin teknik boyutu tüm mükemmelliğine rağmen öyle önemsiz hale geliyor ki... Şarkılardan başlayalım. Şarkılar senaryonun gidişatına göre seçiliyor. Öyle bir seçiliyor ki bugüne dek hiç fark etmediğiniz hatta sevmediğiniz şarkıları sever hale geliyorsunuz. Şarkıların hepsi oyuncular tarafından seslendiriliyor. Bu durum diziyi daha da önemli hale getiriyor. Çünkü zaten müzikal oyunculuğundan hatta oyunculuktan bihaber olan bizler için bu aşmış bir şey. Hem şahane oynuyor hem şahane söylüyor öyle mi? Vay anasını... Şarkılar bizim müzikal algımızda kemikleşen Broadway klasiklerinden seçilmiyor. Gün geliyor Lady Gaga, Madonna, Micheal Jackson gibi pop ikonlarının şarkılarını söylüyorlar, bazen caz klasiklerinden söylüyorlar bir bakıyorsun pale rock gruplarından bir şarkı söyleniyor hop ardından Katy Perry, Bruno Mars söyleniyor. Repertuvar yelpazesi olarak çok geniş. Farklı tarzlardan farklı şarkılara ve güzel yorumlara şahit oluyorsunuz. Danslar ve kostümler şahane. Öyle ince bir zevkin ve yoğun bir emeğin eseri olduğu belli ki ne kadar süre mesai yaptıklarını tahmin bile edemiyorum.
Glee'yi bu denli özel kılan bir diğer detayda şu; replikler melodilere bindirilmiyor. Replikler söyleniyor, fakat şarkılar öyle yerlere yerleştiriliyor ki cevap niteliği taşıyorlar. Böylece izleyicideki gerçeklik algısı zarar görmemiş oluyor.

Zurnanın zırt dediği yere geliyoruz... Dikkat!!!

Yazmayacaktım. Yemin ediyorum "Muck" ile ilgili tek kelime yazmayacaktım. En büyük hayalimi çalıp, müzikal diziyi çekmelerine rağmen yazmayacaktım. Sosyal medyada öyle yerin dibine sokuldu ki yok artık bu kadar kötü bir uyarlama da olamaz dedim. Sonuçta ne kadar kötü olabilir ki? Dadı'yı yaptılar fena değildi, Emret Bakanım da iyiydi! Son olarak Umutsuz Ev Kadınlarını uyarladılar ki bence şimdiye dek Türk televizyonlarındaki en iyi uyarlama oldu! Özetle adaptasyona karşı değilim! Ama o kadar dizi varken neden Glee be Sinan Çetin ? Neden Glee Plato? Ne istediniz o kendi halinde, asaleti duruşunda saklı diziden? Sanki dünya piyasasında başka dizi yok anasını satayım.
Bu gece tam bir fiyaskoydu. Neresinden tutsam onu bile bilemiyorum. Başlamadan önce şunu yazsam en doğrusu olacak sanırım. Öncelikle emeğe saygım sonsuz ama özensizliğe tahammülüm yok. Yani Türkler de bir işi becersin dişimi kırarım dedirtmekten usanmayacak mıyız? Şurada bir mütabakata varalım. "Müzikal" bizim kültürel kodlarımızda yok! Biz müzikal filme girdikten sonra "öff yine mi şarkı söylüyor bunlar?" diyerek homurdanan ve müzikali bir tür olarak algılayamayan bir milletiz. Bunu aşağılamak için söylemiyorum ama gerçek bu. Şimdi sen müzikal dizi yapacağım demişsin, eyvallah! Güzel bir örneğini de bulmuşsun (Glee). Bari hakkını ver be insan evladı. O ne biçim cast? Azra Akın! Hanımefendi daha Türkçe konuşamıyor. Farkında değil misiniz? Ayrıca halkın geneli tarafından antipatik bulunan bir isim Azra Akın! Türkçe konuşamayan şarkı mı söyleyecek? Hah gülerim! Söylese hangi sesle söyleyecek? A çok özür dilerim oyuncular seslendirmiyorlardı değil mi şarkıları? Bak o ayrıntıyı kaçırmışım. Haluk Piyes? A o da Amerika'dan geldi ya rol icabı sanırım Türkçesinin bozukluğu. Oyunculuklar zayıf ötesi. Yani bu ülkede müzikal oyunculuğu diye bir bölüm var. Bu adamlar bu işin eğitimini almışlar. Niçin bu rollerin hakkını vermesinler. Nereden buldunuz bu kadar kabiliyetsiz insanı. Bir dizi de bir kişi dahi patlamaz mı? Bu kadar ışıksız, sönük bir kadro uğraşsan oluşturulamaz.
Güzel sanatlar fakültelerine ne zamandan beri puanla giriliyor? Yetenek sınavları yalan oldu sanırım. Ve itibarınızı toplamak için müzikal hazırlayıp yarışmaya sokacaksınız. Peki bize açılış sekansında müzikal diye kakaladığınız gösteri bir dans şovuydu! Tarkan'ın Şımarık'ı hangi müzikalden alıntı? Biz mi kaçırdık?
Puck yerine seçtiğiniz çocuk yakışıklı bir "heartbreaker" değil! O arkadaş kapı görevlisi rolü için daha uygun! Okulun popüler kızı Derin bir Quinn olabilir mi? Ada'dan bir Rachel mı çıkaracaksınız? Peki eşcinselliği tabulaştırmaya devam ederken siz hangi cesaretin kanatlarından bahsediyordunuz? Orayı kaçırmışım ben... Bir Kurt Hummel yaratamadınız onu snob çocuk Alp olarak mı devşirdiniz? Ne diyeyim ki?
Dizinin sonundaki saçma sapan kavga sahnesi neydi? Niyeydi? Ne alakaydı?
Her şeyi geçtim ama şunu atlamak için aptal olmak lazım. Notasız resitale çıkan piyanist mi olur? Bakın bunun adı özensizliktir. Bunun müzikal bir dizi çekmekle alakası yok! "Muck" şu haliyle Kadir Has Üniversitesi öğrencilerinin mastürbasyonundan ibarettir. Bir sene sonu gösterisinden öteye gidememiştir. Bedük ve Hale Caneroğlu yazık etmeyin kendinize. Hazır henüz yayınlanmamışken hiçbir bölümünüz ayrılın bu rezillikten. Bu iş kariyerinizi lekelemesin.
Bu kadar ağır yazmak istemezdim ama böyle bir rezaletle karşılaşacağımı tahmin edemezdim. Buradan hakkını yediğim tüm sözlükçülerin, tüm twitter insanlarının haklarını iade ediyorum. Bu diziyi izlemeden itin g*tüne sokmakta haklıymışsınız. Umarım bu olumsuz yorumlardan sonra silkelenerek kendine gelir ekip. Çünkü bu iş, nereden bakarsan bak kötü bir iş. Buradan Glee ruhu adına birkaç video paylaşayım da neşemizi bulalım. Bu iş nasıl yapılırmış görürler belki!










Bunlar fikir sahibi olmanıza yardımcı olacaktır diye düşünüyorum!
Be Gleeky!
Glee!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder