4 Ağustos 2012 Cumartesi

Küçük Bir Öykü Bu - 3

"Ben ilk defa gökyüzünü gördüm
Sel gibi yağan yağmur altında
Ve aydınlıkların hiç bitmediğini
Bütün bir gece senin yanında"

2006
Yazar, tüm bu olaylar olup bittikten tam bir yıl sonra son kez bu ilçeye geri döndü. İskeleden eve yürürken artık bambaşka bir genç adam adımlıyordu kaldırımları. Büyümüştü, aydınlanmıştı ve bir o kadar da kirlenmişti. Metrelerce öteden B.'nin yürüdüğünü gördü. Onun her adımını bilirdi çünkü. Aynı kaldırımda yürüyorlardı, birbirlerine yaklaşıyorlardı. Birbirlerine selam vermeden geçip gittiler iki yabancı gibi... Yazar hala onun rüzgarını duyuyordu sağ kulağında. Kendi kendine yandan çarklı bir acı gülümseyiş belirdi yüzünde, sonra taş kesildi, hızlı ve dik adımlarla yürümeye devam etti...


2004
Yaz gelmişti. İlçeye ve B.'ye dönme vaktiydi artık. O geldiğinde B. henüz ilçeye gelmemişti. Yazar bu süreci B.'nin yolunu gözleyerek geçirdi. Aralarındaki dostluktan kuzeni ve tüm ekibin haberi vardı. Fakat bu samimiyet o yaşın kafasına göre dalga geçilmeye müsaitti. Herkes yazar ve B.'nin arasında neler olduğunu merak ediyor. Yazarı şakayla karışık sıkıştırıyorlardı. Yazar da çok yakın arkadaş olduklarını, sohbet etmekten çok zevk aldıklarını bunun haricinde aralarında başka birşeyin mümkün olmadığını anlatıp duruyordu safça.
Sonra B. geldi. Geçen yaz kaldıkları yerden devam ettiler. Konuşulacak öyle çok şey vardı ki. Birbirlerinin hayatlarında ıskaladıkları... B. ona "bir yılda ne kadar çok değişmişsin" dedi. Yazar bunun iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyordu. Ama B. ile konuşulan konular gittikçe derinleşiyordu. B. özel hayatını anlatmaya başladı, ilçede kimsenin bilmemesi gereken şeyler anlatıyordu. B.'nin mahremiyetini deşifre etmemek için elbette bunları açıklamayacağım. Ama oldukça özel ayrıntılardı. Yazar da anlatmaya başladı kızlarla olan ilişkilerinden bahsetti. B.'nin yazara olan bakışları değişmeye başlamıştı. Yazar ilk kez o zaman kendine "acaba mı ?" diye sordu. Fakat ilerleyen günler bu şüpheleri silip süpürdü. Çünkü herşeyden önce dosttular, bu iş mümkünsüzdü, aralarında yaş farkı vardı. ayrı yerlerde yaşamıyorlardı, kızın uzun bir ilişkisi vardı, yazar çok toydu yani mümkünsüz allah mümkünsüzdü. Olmayacak duaya amin demenin anlamı yoktu. Günler ilerledi yazın sonuna geldiklerinde B. nin üniversiteden bir arkadaşı onlara kalmaya geldi. Gelen kız çok garip bir kızdı. Sürekli sigara içiyordu, durmadan cinsellikten bahsediyordu, yazarın tabularını balyozla kırıyordu. Kızın şu lafını hiç unutamıyor yazar "sizin aranızda gizli bir çekim var, dikkat edin de bu dostluk ileride b*ka sarmasın." Yazar bu sözleri B. aracılığıyla duymuştu. Ve B. bunları söyledikten sonra bu konuda ne düşündüğünü sordu ve kendi  kafasının biraz karıştığını söyledi. Yazar, içi gitmiş olsa da gayet erdemli bir şekilde böyle bir şeyin mümkün olmadığını, sadece çok yakın dost kalacaklarını içini ferah tutmasını söyledi B.'ye... Şimdi geriye dönüp baktığında bunların hepsinin küçük zarflar olduğunu fark ediyor yazar. B.'nin yazarla ilgili bir niyeti veya bir planı olduğu açıktı. Peki bu plan neydi? B. kendi hormonlarına mı kurban gidiyordu? B. pedofili miydi? Neydi B.'nin derdi? Yazarın kendinden büyük, ona ilgi gösteren ve bu kadar güzel bir kızdan etkilenmemesi imkansızdı o yaşta. Ama B. için bunlar tam tersi konumdaydı.
Yaz bitti. Son gecelerini sabahlayarak geçirdiler. Sonra yazar İstanbul'a giden ilk vapura -6 vapuru olması lazım- B.'yi bıraktı. O vapura bindikten sonra ardından uzun uzun el salladı. Gözleri nemlenmişti. Kafası hepten karışmıştı. Şafak sökerken ilçenin sessiz sokaklarında, sabah serinliğinde evinin yolunu tuttu. Peki önümüzdeki yaz nelere gebeydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder