4 Kasım 2009 Çarşamba

İstanbul Günlükleri 1: Nasıl Bir Jestti Bu Böyle ?






İstanbul'a yerleşeli 2 ay kadar oldu. Koşuşturmaca içinde bir baktım ki alışıvermişim bu garip şehre. İstanbul güzel... çok güzel hemde ! Ama İstanbul'da bir İzmir'li olmak o kadar zor ki ! Bugün vapurla Üsküdar'a geçtim hergün ki gibi. Bulutlar grinin en görkemli tonundaydı ve sise boğmuştu şehri. Dalgalar huysuzdu. Her bir yağmur damlası, birer toplu iğne gibi batıyordu denizin derisine sanki. Gökyüzü İstanbul'un renklerini çalmıştı, hepsini soğurup kurşunileştirmişti. Son günlerde iyice soğuyan havaya rağmen inatla vapurun üst katına geçiyorum. Yine öyle yaptım. Alt katta insanlar istiflenmişti !İstanbullu'ların genel tutumu buydu zaten ! Bir çoğu deli gibi kaçıyordu yağmurdan, rûzgardan, fırtınadan. İzmir'liler için zevktir yağmurda yürüyüp, iliklerine kadar ıslanmak. Diyorum ya garip şehir diye, insanları da oldukça garip! Biz doğaya meydan okuyan üç-beş kişiydik üst katta. Vapur hareket etti ve rûzgar yüzümüzde bir kırbaç gibi şaklamaya başladı. Sadece kendini değil, yağmur damlalarınıda kristal parçalar gibi yüzümüze savuruyordu. Tam denizin ortasındaydım ve artık soğuk yanaklarımı acıtıyordu ! Gözlerimi kapayıp montuma iyice sarıldım. İnat etmiştim bir kere yerimden kımıldamayacaktım. Bu meydan okuma garip bir güç büyütüyordu içimde. Doğa resmen bizimle oynuyordu ! Yok, vazgeçmeyecektim ! Deniz o an gizli dehlizine çekiverse bile bizi umrumda değildi ! Bazen yükselir ya çığlıklar insanın boğazına kadar, işte öyle yankılar büyüyordu içimde ! İnletsem inletirdim Marmara'yı bugün. Karşı tarafa geçene kadar bir tanesi bile kıpırdamadı olduğu yerden yol arkadaşlarımın ! Gizli bir antlaşma yapmış gibi sadece gözlerimizle konuşuyor birbirimize güç veriyorduk ! 10 dakikalık bu yolculuk, bana saatler gibi gelmişti! Çok da iyi gelmişti ! İnerken bir kez daha en kılcal damarıma kadar hissettim artık başka bir şehirde olduğumu ! Günlerdir aklıma düşmeyen yuvam(İzmir) sarsarak ruhumu, özletmişti kendini ! Eve dönüş yolunu tuttum. Minibüse bindim.(İzmir'liler dolmuş der.) Kafam uçup gitmişti kilometrelerce uzağa yarı sarhoştum artık. Yol boyunca dostlar, anılar, ana-baba ve en önemlisi İzmir kokusunu nasıl da özlediğimi fark ettim.
Evde sıkkın birkaç saat geçirdikten sonra benim için çok özel ve önemli biri bana hayatımın jestini yaptı. İzmir'i nasıl sevdiğimi bilirdi. Ben de onun beni nasıl sevdiğini... Bana İzmir'den sıcak sıcak fotoğraflar derlemişti. En sevdiğim yerleri hiç üşenmeden karelemişti. İzmir'de de hava bulutluydu ama... Bu tarif edilesi birşey değil anlamak için yaşamak lazım... Fotoğrafları görünce enerji ile doldum tekrar. İzmir hala oradaydı. Ne yokolmuştu, ne kaybolmuştu ! Oradaydı ve beni bekliyordu. "Duygu"larım kendini tamir etmişti sanki bir anda. Ne kadar iyi geldiğini anlatamam. Beni başka ne bu kadar iyi ederdi bilmiyorum. Teşekkürler ! Çok teşekkürler kurşuni renklerin efendisi !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder