3 Kasım 2009 Salı

"Kanal-İ-zasyon" Bok Çukurundan İbaret Değildi Bence !


Öncelikle şunu belirteyim ki; Emeğe saygısızlık şu camiada bir türlü içime sindiremediğim bir durum. Adam, öyle ya da böyle bir film çekiyor. Bilmem kaç lira para harcıyor. Set işçisinden, kameramanına, oyuncusundan, ışıkçısına onlarca kişi bu iş için ter döküyor. Gecesini gündüzüne katıyor. İşin ideolojik boyutuna hiç temas etmeyeceğim zaten. Kanal-i-zasyon sanat filmidir gibi bir iddiam da yok.Hoş, Yönetmenin veyahut Okan Bayülgen'in de filmle ilgili böyle bir beyanatını duymadım. Ama bir grup eleştirmen, oturdukları yerden her çekilen filmi yerin dibine sokmayı meziyet haline getirmişler. Yaptıkları yapıcı eleştirilerde değil ne yazık ki ! Yani yorumları Türk Sinemasına yol göstermek şöyle dursun daha çok hevesli yönetmenlerin gözünü korkutup, bu işi hiçbir zaman yabancı sinemacılar kadar iyi yapamayacaklarını alttan alttan hissettirmek yönünde.Elimden geldiğince Türk filmlerini takip etmeye ve onlar hakkında peşin hükümlü olmamaya çalışıyorum. Çok değerli hocam Ayşen Oluk Bir dersinde şunu demişti "Yıllarca sinemacılar sinemadan kazandıkları ile yat-kat alıp bu parayı sektöre döndürmediler. Eğer Türk Sinemasının endüstrileşememesinden yakınıyorsanız, önce kendinize çevireceksiniz aynayı." Bu düşünce bana o gün de bu gün de oldukça haklı bir özeleştiri penceresi açmıştı. Bizlerde bu popüler kültür filmlerini desteklemedikçe, Sinemamız hiç gelişemeyecek. Bu işi yapmaya niyetli sinemacılar hiçbir zaman yetişemeyecek. Sevgili eleştirmen büyüklerim, filmleri eleştirirken yerle yeksan etmek yerine, benim daha öğrenciyken çizebildiğim iyi niyetli ve yapıcı çerçeveden yaklaşabilseler ne güzel olacak !
Kanal-İ-zasyona gelince... Filmi, kuzenim ve yakın bir arkadaşımla birlikte izledim. Filme oldukça havamda ve gülmeye hazır bir halde girdim. Film boyunca o kadar güldüm ki neredeyse yere düşüyordum. Şimdi birçoğunuz bu kadar zeka seviyesi düşük esprilere neden bu kadar çok güldün ki diyeceksiniz. Fakat ben filmin kesinlikle oldukça ince bir zekanın ürünü ve yüksek bir hiciv ile ele alındığı kanısındayım. Çıkınca üçümüzün de gözünden kaçmamıştı koca salonda bizden başka gülenin olmadığı. Bunu insanların filmde ki esprileri anlayamadığına bağladık. Sonra eve geldim ve geçtiğimiz hafta içinde filmle ilgili yapılan yorumları incelemeye başladım.(özellikle izleyici yorumlarını) Sonuç, benim geldiğim noktadan oldukça uzaktı. İzleyenlerin filme gülmek bir yana dursun, filme, yönetmene, Okan Bayülgen'e, hatta ve hatta Türk halkına hakarete varan yorumlarını şaşkınlık içinde takip ettim. Film eleştirilerini iki kategoriye ayırmak zorunda kaldım.

1. Filme sadece gülmek için gelip beklediğini bulamayanlar.( ki bu grubun yorumları kısmen haklıydı)
2. Filmde Okan Bayülgen'in muhalif tavrının nasılda balon olduğunu savunanlar.

Okan Bayülgen'in hastası değilim. Standart bir izleyici kadar seviyor ve seyrediyorum. Bu Okan'ın çok da umrunda olmasa gerek:) Ama benim derdim ikinci kategori ile ilgili.Film boyunca Okan Bayülgen kariyerinin en kötü performanslarından birini sergiliyor muhtemelen( o kadar yapmacık ki)ama geriye kalan kadro parlıyor desem yeridir. Filmde, medya arkası tarafından bolca eleştirilen ekran yüzlerinin, bu eleştirel filme malzeme yapılmasını oldukça dahiyane buldum.Televizyon dünyasının sahte olduğu mesajı veriliyor. Ayrıca reytinglerin nasıl ucuz ve göstergesiz olduğuda defalarca kez dokunduruluyor izleyiciye. Finali zorlama buldum. Apar topar bitirilmiş ve biraz tutarsızdı.Mesaj kaygısı bangır bangır ben burdayım diyordu.
Ama 2. kısım eleştirilerinde en çok katıldığım konu ise kanal müdürünün doğruyu yapmaya, yayın kalitesini yükseltmeye çalışmasına rağmen kötü karakter olarak ele alınmasıydı. Bu adamın doğru yaptığı bu kadar şey varken, karakterin nasıl bu kadar kötü olabildiğine akıl sır erdirmek mümkün değildi. Diğer yandan da temizlik görevlisi İmdat'ın filmin sonuna doğru iyi karakterden yükselip yükselip kahramanlaştırılması kesinlikle filmin inatla vermeye çalıştığı mesajla çelişti.
Ama film genel olarak eli yüzü düzgün bir filmdi. Konu elbette daha iyi ele alınabilirdi ama Türk Televizyonculuğunun sarkan yönlerine değinilmesi gerekiyordu. Bu açıdan güzel bir başlangıçtı ! Tüm ekibin emeğini kutluyorum ve devamını diliyorum. Umarım sinmezler, yılmazlar ve hep daha iyiye koşarlar !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder